BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ'NDE YAŞAMAK NASIL BİR ŞEYDİR? HOW IS LIFE IN U.A.E ?

Pazartesi, Mart 29, 2010

büyük gün


uçuş günü geldi.. akşam 19:20 uçağı Efo'yu Dubai'ye götürecek. şu an hüzün yok ama bi sessizlik hali hakim.. herkes ağzını açmaya korkuyor. tek bir kelime bile ağlatacak sanki hepimizi. zaman zaman sitem ediyorum, kızıp kızıp küfrediyorum hatta ne işimiz var bizim elin arabistanında diye. gerçekten ne işimiz var bizim dünya'nın bir ucunda? gidiyor muyuz gerçekten? neden gidiyoruz? ne zaman böyle bir karar aldık? ne zaman gerçek oldu bu hayal?....

Çarşamba, Mart 24, 2010

artık uçuş yakın..

uçuşa 4 gün kala.. Efo pazartesi akşam Dubai'ye gidiyor. Bileti alındı. Beni ise şimdiden ayrılık hasreti sardı. Onsuz geçecek günler nasıl olacak ki? o günler nasıl geçecek ki?..

Perşembe, Mart 18, 2010

ev kadını olmak zor işmiş

ev kadını olmak sıkıcı bir iş. zorluğu sıkıcı olmasında. hava soğuk ve kasvetli olduğunda daha da sıkıcı oluyor. dışarı çıkmak hiç cazip değil. internette sörf, bin bir çeşit yemek yapmak bile günü bitirmiyor. bazen ise hiçbir şey yapmadan saatler geçiveriyor.. Efo'ya bu ay sonuna kadar gideceği söylendi ancak hala kesin bir gün yok. 1 nisan'a kadar gidemezse askere gitmek kaçınılmaz olacak. Bir bavul içinde yaşıyoruz, gerekli eşyalarımız bile sınırlı. artık bu işin tadı kaçmaya başladı..

Perşembe, Mart 04, 2010

Evsiz-yurtsuz kaldığımız günler

herşey tahmin ettiğim gibi bir anda oldu. Geçen hafta sonunda bir cumartesi günü Eminönü'ne gidip bavullarımızı aldık. Kapalı çarşının girişindeki caddede bir çok bavul ve çanta satan dükkanlar var. Ancak istediğimiz battal boy bavulu bulmak oldukça zor oldu. 7-8 dükkandan sadece birinde o genişlikteki bir bavul vardı, son kalanı da biz aldık.


Ancak kalitesi diğerlerine göre çok kötü, yine de bizi bir seferlik eşya taşımak için idare edeceğini düşünüyoruz. Bir de daha küçük boy ama daha iyi kaliteli bir bavul daha aldık. ikisi için toplam 200 tl. verdik. diğer aldığımız fiyatlara göre oldukça uyguna geldi.



Bu arada Sirkeci'de ki "Konyalı Lokanta"da da bamya çorbası, tandır ve etli ekmek yemeği de ihmal etmedik.
.
Ayın 27'si cumartesi günü ben de işten tamamen ayrıldığım için bavullarımızı toparladık ve Abu Dhabi'ye gidecek olanları Ziş'in eve taşıdık.



Pazar sabah saat 7'de ise nakliye firması geldi ve eşyaları toparlamaya başladı. İşte bu çok ama çok yorucu bir süreçti... İşlerini zamanında ve göreceli bir titizlikle yaptılar ancak internet sitelerinde dendiği gibi onlar eşyaları toparlarken sen kahveni içemiyorsun. İlla ki unutulan ve atlanılan kısımlar oluyor. Bir cebimde kalem (kutuların üzerine isimlerini yazmak için), elimde streç film ve koli bantı ile odalara koşturup durdum.. Eğer gerekli zamanda uyarmazsanız ev sahibinin olan eşyaları bile anında paketleyip kaldırabiliyorlar.. Bir ara neredeyse gömme sürgülü gardrobu bile sökeceklerdi, neyse ki zamanında yetiştim :) ya da son anda farketmemiş olsam kaşık-çatal çekmecesini de ev sahibine hediye edecektik..


sabah 7'de başladığımız toplanma işi 11.30'da bitti. Tabi daha bunun Yalova ayağı vardı ve biz şimdiden bütün enerjimizi tüketmiştik. Bu arada senelerdir bir pazar sabahı yedi'de uyanmamış olduğumuzu farketmemiz bizi daha da demorilize etti. evdeki hesap çarşıya uymaz derler ya; çarşının birinci kısmı feribotu kaçırmamızla başladı. Adamlar çıktığında anahtarlarımızı teslim edip ve 1 seneden fazla zamanımızı geçirdiğimiz, gelinlik-damatlık denediğimiz, en mutlu arkadaş sohbetlerimizi yaşadığımız evimize son bir kez daha bakıp anca yetişiriz diye çıkmak üzereyken zaten feribotun çoktan kalkmış olduğunu farkettik.. tek yol 1 saat daha uzak mesafede ki Pendik feribotu idi. Biz Yalova'ya geldiğimizde ise nakliyeciler çoktan eve gelmiş eşyaları taşımaya başlamışlardı bile..

Hesapları alt üst adan çarşının 2. kısmı ise bitmek bilmeyen kolilerden kaynaklandı. Büyük eşyaları nerelere koyacağımızı belirlemiştik ama küçük koliler -ki bunlar bütün kırılacak eşyalar ve kitaplardan oluşan kısım- bitmek bilmiyordu.. evin bütün boş kısımlarını doldurmuşken -Kaç koli var? diye sorduğumda -10,11 tane daha var abla.. cevabını aldım. oradan sonrasını hatırlamıyorum ve hatırlamak da istemiyorum..

koca bir pazar ve pazartesi gününü kolilerin içinde boğularak ve hatta kavga, stres içinde geçirdikten sonra Pazartesi akşamı Konya'ya vedalaşmalarımız için geldik.

Ayağımızı buraya bstığımız andan beri de hızlandırılmış bir yemek turu içindeyiz.. Etli ekmek, İskender, Gardoş hıçın (abaza nene böreği), Ispanak hıçın derken bu akşam da Et hıçın vedası yaşayacağız. İstanbul'da stres ve aburcubur ile yaşamaya alışmış midem bu duruma ayak uydurmakta zorlanıyor ama yine de çok büyük keyifle tadıyorum herşeyi. Hatta midem doysa bile gözüm doymuyor ve birazcık daha yiyebilmek için evin içinde turlar atıyorum.. :)

Uzun zamandır Konya'ya gelip gitmemize rağmen tarihi yerler gezip, kültür turu yapmaya hiç fırsatımız olmamıştı. Umarım bugün Mevlana türbesine gideceğiz.

yarın ise vedalaşma turumuzun diğer ayağı olan Ankara yolcusuyuz.

Vize belgesi elimize ulaştı. Şimdi uçuşun hangi gün olacağını bekliyoruz.

Benim ise mobil hayatımın ilk günleri çoktan başladı bile..