herşey tahmin ettiğim gibi bir anda oldu. Geçen hafta sonunda bir cumartesi günü Eminönü'ne gidip bavullarımızı aldık. Kapalı çarşının girişindeki caddede bir çok bavul ve çanta satan dükkanlar var. Ancak istediğimiz battal boy bavulu bulmak oldukça zor oldu. 7-8 dükkandan sadece birinde o genişlikteki bir bavul vardı, son kalanı da biz aldık.
Ancak kalitesi diğerlerine göre çok kötü, yine de bizi bir seferlik eşya taşımak için idare edeceğini düşünüyoruz. Bir de daha küçük boy ama daha iyi kaliteli bir bavul daha aldık. ikisi için toplam 200 tl. verdik. diğer aldığımız fiyatlara göre oldukça uyguna geldi.
Pazar sabah saat 7'de ise nakliye firması geldi ve eşyaları toparlamaya başladı. İşte bu çok ama çok yorucu bir süreçti... İşlerini zamanında ve göreceli bir titizlikle yaptılar ancak internet sitelerinde dendiği gibi onlar eşyaları toparlarken sen kahveni içemiyorsun. İlla ki unutulan ve atlanılan kısımlar oluyor. Bir cebimde kalem (kutuların üzerine isimlerini yazmak için), elimde streç film ve koli bantı ile odalara koşturup durdum.. Eğer gerekli zamanda uyarmazsanız ev sahibinin olan eşyaları bile anında paketleyip kaldırabiliyorlar.. Bir ara neredeyse gömme sürgülü gardrobu bile sökeceklerdi, neyse ki zamanında yetiştim :) ya da son anda farketmemiş olsam kaşık-çatal çekmecesini de ev sahibine hediye edecektik..
Hesapları alt üst adan çarşının 2. kısmı ise bitmek bilmeyen kolilerden kaynaklandı. Büyük eşyaları nerelere koyacağımızı belirlemiştik ama küçük koliler -ki bunlar bütün kırılacak eşyalar ve kitaplardan oluşan kısım- bitmek bilmiyordu.. evin bütün boş kısımlarını doldurmuşken -Kaç koli var? diye sorduğumda -10,11 tane daha var abla.. cevabını aldım. oradan sonrasını hatırlamıyorum ve hatırlamak da istemiyorum..
koca bir pazar ve pazartesi gününü kolilerin içinde boğularak ve hatta kavga, stres içinde geçirdikten sonra Pazartesi akşamı Konya'ya vedalaşmalarımız için geldik.
Ayağımızı buraya bstığımız andan beri de hızlandırılmış bir yemek turu içindeyiz.. Etli ekmek, İskender, Gardoş hıçın (abaza nene böreği), Ispanak hıçın derken bu akşam da Et hıçın vedası yaşayacağız. İstanbul'da stres ve aburcubur ile yaşamaya alışmış midem bu duruma ayak uydurmakta zorlanıyor ama yine de çok büyük keyifle tadıyorum herşeyi. Hatta midem doysa bile gözüm doymuyor ve birazcık daha yiyebilmek için evin içinde turlar atıyorum.. :)
Uzun zamandır Konya'ya gelip gitmemize rağmen tarihi yerler gezip, kültür turu yapmaya hiç fırsatımız olmamıştı. Umarım bugün Mevlana türbesine gideceğiz.
yarın ise vedalaşma turumuzun diğer ayağı olan Ankara yolcusuyuz.
Vize belgesi elimize ulaştı. Şimdi uçuşun hangi gün olacağını bekliyoruz.
Benim ise mobil hayatımın ilk günleri çoktan başladı bile..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyorum.